BİR RIZA MUHASEBESİ: VATANDAŞ RIZA MI MAKBUL RIZA MI?

BİR RIZA MUHASEBESİ: VATANDAŞ RIZA MI MAKBUL RIZA MI?

Gecekondu; sinema ve edebiyatın en besleyici konularından biri olmuştur. Köyden, Anadolu’nun ücra bir köşesinden umutla büyük şehre gelen, kavgasının adına ekmek diyen Anadolulunun sığınağı ”bir göz” gecekondu etrafında verilen mücadele bu iki alanda hep işlenmiş, izleyici ve okuyucuya aktarılmıştır. 70’ler bu konunun en iyi işlendiği dönem sanıyorum. Bir yanda ayakta kalma mücadelesi veren; fabrikada, hâlde, inşaatta ter döken ve bu mücadelede şehrin bütün kötülüklerine maruz kalan saf ve temiz Anadolulu, diğer tarafta şımarık ve zengin fabrikatör çocukları, kibirli ve zorba iş adamları, her daim güçlüden yana olan ve rüşvetle dönen çarkın başındaki yöneticilerden müteşekkil zalim sistem.

Gecekondu ve etrafında dönen kavgayı beyaz perdeye yansıtan, 1979 yapımı bir Cüneyt Arkın filmini hatırlatmakta fayda var: Vatandaş Rıza. Bir gecekondu ve umudun hikâyesidir Vatandaş Rıza. Kibre, zorbalığa ve zenginlikten şımarmış güruha karşı isyandır. Umutlarını tuğla yapıp inşa ettiği yuvasını yıkan gücün kibrine karşı tek başına da olsa mücadelenin adıdır Vatandaş Rıza. Gücün ve zorbalığın haklılık olarak görüldüğü bir zamanda zorbalığa karşı itirazdır Vatandaş Rıza. İşte biz böyle tanıdık Vatandaş Rıza’yı Taksim Meydanı’nda açlık grevi ile baş kaldırırken güce tapan sisteme.

Memleketimin gündemini bambaşka bir Rıza’dır almış giderken bakkaldan ekmek alıyordum; radyoda, televizyonlarda ya da ekmeğin sarıldığı gazetede bir Rıza’dır gidiyordu. Dolapta iki çeşit ekmek vardı; alt rafta 75 kuruş, üst rafta 90 kuruş olan iki çeşit ekmek. Bir kadıncağız üst raftan bir ekmek aldı 90 kuruş ödedi, bir diğeri 75 kuruş ödedi. Doksan kuruş ödeyen kadın henüz çıkmamıştı, geriye dönüp sordu, ”ekmek ne kadar?” diye. Bakkal, ”alttaki 75 kuruş” dedi, kadın ”değiştirebilir miyim?” diye sorarak 75 kuruşluktan aldı ve para üstünü de alarak gitti. Vatandaş Rıza 15 kuruşun hesabını yaparken birilerinin Rızası milyon dolarları götürüyor, götürmek için de bol keseden dağıtıyordu. Bu ”Makbul Rızaydı” herhalde diye düşündüm. Benim gördüğüm, tanıdığım Rıza ile bambaşkaydı bu.

Vatandaş Rızayı ekmeğinden kısıp 15 kuruşu arar hale getiren sistemin Rızası ile aynı olamazdı benim Rıza’m. Sonra düşündüm, Defterdar Sarı Mehmet Paşa’nın ”adam” olan Devlet Adamlarına Öğütleri’nde, ”İşleri yürütenlerin akıllıları giderlerin karşılanması için reaya fıkarasından tahammüllerinden aşkın mal toplanmasını bir evin temelinden toprak alıp yüzeyine sarfeylemiye benzetmişlerdir; zira temelden alınan toprak ile, temele zayıflık gelip, yüzeyin ise, o ağır yükü çekmeye kudreti kalmayıp, büsbütün yıkılmasına ve harap olmasına sebep olur.” diyerek bugünkü çürümüşlüğü ortaya koyuşunu. Temelden alınacak toprak kalmamış olsa gerek ki ekmeğin dahi 15 kuruş ucuz olanını tercih etmekte fayda görür olmuş Vatandaş Rıza’m. Bu Rıza neden yoktu radyolarda, televizyonlarda, gazetelerde ya da sosyal medyada! Giderleri karşılayacak paralar nereye akıyordu? Can siparene Makbul Rıza’yı savunanlar, ”peynirin fiyatı belli, zeytinin fiyatı belli” diyerek asgari ücretli Vatandaş Rıza ile dalga geçenler ile aynı değil miydi? Asgari ücret toplantısında Vatandaş Rıza’dan/işçi fedakârlık bekleyenler Makbul Rıza’nın önüne yatanların devamı değil miydi? Temelden alınacak toprak kaldı mı?

”Eğer vergi oranı yükseltilerek halka haksızlık edilir veya onlardan zorla vergi toplanırsa, o zaman bütün işler tersine döner. Hem halk hem de devlet bu durumdan zarar görür. Bunun sonunda devlet; adalet ve merhamet yolunu terk eder; zorba bir yönetime dönüşür. Kanunlar ihlal edilmeye başlanır, halk ya nefretle devlete itaat eder veya kurtulmak için başka yerlere göç eder” diyor Maverdi, Yönetimin Esasları’nda. Vatandaş Rıza’nın gündemi, hizmetine sunulması gereken paraların, komşu ülkeler ile yapılan ticaretin Makbul Rıza’ların cebine doldurulması ve yöneticilerin sürekli artan ihtiyaçları ve beton ekonomisi ile yaptığı borçları kapatmak için vergi silahına sarılması. Kanuni Sultan Süleyman’ın, ”Velinimet filhakika reayadır” dediği tarım ve hayvancılıkla meşgûl kitleyi, eş, dost, tanıdık, yandaşın cebini doldurmak için ithalat kapısı açarak bitirenlerin, yurt dışında muslukları kısılınca sarıldığı vergi silahıdır Vatandaş Rıza’mın asıl gündemi.

Vatandaş Rıza, ne Amerikan emperyalizmine ne de 15 yıldır emperyalizmin siyasi ve ekonomik bütün ödevlerini aksatmadan yerine getiren; başta tarım ve hayvancılık olmakla beraber memleketin temel sütunlarını yerle bir ederek küresel müdahaleye açık hale getirenlere boyun eğecek değildir. Vatandaş Rıza, bugün anti-emperyalizm oyunu oynayanların Irak’ın işgali başta olmak üzere Emperyalizme uşaklık edenleri unutacak değildir. Vatandaş Rıza, tarım arazilerini Cargill gibi uluslararası emperyalist şirketlere peşkeş çekenleri hafızasına kazımıştır. Vatandaş Rıza, ülkeyi örümcek ağı gibi saran NATO üslerini bu topraklardan atmak şöyle dursun, yenilerini eklemek ve mevcut olanı korumakla bu toprakları işgal üssüne çevirenleri hesap defterine kaydetmiştir.

Velhasıl Vatandaş Rıza, bu toprakları emperyalistlerden ve onlara uşaklık yaparak bu topraklara musallat edenlerden temizleyip, hesap sorma iradesi gösterecektir. ABD’de düzmece mahkemelerde yargılanan Makbul Rıza ve bunları doğuran, besleyen ve koruyan yerel ve küresel sisteme gereken tokadı Vatandaş Rıza atacaktır. Bağımsız bir siyaset, bağımsız bir ekonomi ve bağımsız bir ülke için bu tokadı atmak kaçınılmazdır. Vatandaş Rıza gerekirse yeniden açlık grevine girecek, dişini sıkacak ve mücadele edecek, emperyalizm bu topraklardan bütün işbirlikçilerini de alıp defolup gidecek, bu topraklarda hiç bir kalıntısı dahi kalmayacaktır.

Suat KÜRŞAT

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Adımlar Dergisi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et